Bakın Pukka Hanım Umut Sarıkaya ne yapmış. Atıyorum. Tutun Lütfen. Hoooop
Dipnot #1: Suni teneffüs saatlerinde...
Dipnot #2: Asian Nude Girls...
31 Aralık 2009 Perşembe
A Christmas With Bukowski
bugün trende
bir dahiye rastladım
5-6 yaşlarında,
yanıma oturdu
ve tren kıyı boyunca
ilerlerken
okyanusa geldik
sonra bana bakıp
hiç de güzel değilmiş,
dedi.
bunu ilk defa
o gün
farkettim.
bir dahiye rastladım
5-6 yaşlarında,
yanıma oturdu
ve tren kıyı boyunca
ilerlerken
okyanusa geldik
sonra bana bakıp
hiç de güzel değilmiş,
dedi.
bunu ilk defa
o gün
farkettim.
30 Aralık 2009 Çarşamba
29 Aralık 2009 Salı
26 Aralık 2009 Cumartesi
24 Aralık 2009 Perşembe
23 Aralık 2009 Çarşamba
Yves Rocher Testi / Çöz Kazan
Ulan bu cevaplarla değil %25, müdür bile olurum Yves Rocher'a....
Dipnot #1: Yves Rocher ne amuğagoyum.....
Dipnot #2: Materyal Filanbarı'ndandır
Dipnot #1: Yves Rocher ne amuğagoyum.....
Dipnot #2: Materyal Filanbarı'ndandır
22 Aralık 2009 Salı
17 Aralık 2009 Perşembe
Finding Beauty
Güzel birşeyler yazmak istiyorum...
Ama ne hiçbir güzel şey bana güzel geliyor, ne de aklıma güzel birşey geliyor....
Ama ne hiçbir güzel şey bana güzel geliyor, ne de aklıma güzel birşey geliyor....
Şebnem Ferah - Benim Adım Orman
7 Aralık 2009 Pazartesi
5 Aralık 2009 Cumartesi
Issız Avrat
Feysbukta "Türk Sinemasında Hangi Karakteri Öldürmek İstersiniz ?" testini çözsem sonucun kesinlikle Melis Birkan olacağına inanıyorum. İnadına da herkes seviyor. Erkekler "Melis Birkan"ı sabaha kadar tokmaklamak istiyorlar. Kızlar ise "Melis Birkan"ın Havuçlu Tarçınlı Kek tarifini çalmak için binbir türlü planlar içerisinde. Ancak uzak dursun benden gelmesin buralara.
Buradan Melis Birkan'ın sikindirik sitesine ulaşabilirsiniz. (Yemişim hayranı mayranı)
Dipnot: Karının adını bilmediğim için ismini sürekli Copy-Paste usulü ile ekledim.
4 Aralık 2009 Cuma
Söz Bi Daha Şiir Yok
En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur
sırf uzaklaşmak için,
ve geride kalanlar
birinin onlardan
uzaklaşmayı neden isteyebileceğini
bir türlü tam olarak anlayamazlar.
Charles Bukowski
sırf uzaklaşmak için,
ve geride kalanlar
birinin onlardan
uzaklaşmayı neden isteyebileceğini
bir türlü tam olarak anlayamazlar.
Charles Bukowski
2 Aralık 2009 Çarşamba
Yılımın Başı
- Her sene olduğu gibi bu sende vitrinlere siprey boya ile 2010 yazıldı.
- İnternet siteleri, bloglar felan yılbaşı temasına büründü. (Bunu arkadaşlarımdan bazıları da yaptı. Utandım)
- Noel baba, geyik, silent nigt temaları işlenir oldu
- Kampanyalar başladı. Hediyeler alınacak verilecek. Promosyon vesaire...
- Yılbaşı akşamı planları, tatil planları, turlar, rezervasyonlar
İyi de bu yılbaşı benim skimemi geliyor afedersiniz ne faydası var bana yani. Geleim benim planıma.
PLAN A
- Akşamdan biraz çerez stokla.
- Saat 20.00'da içmeye başla
- Saat 12 olmadan kafayı bul ve sız.
- Yeni yıla uyuyarak gir
- Sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyan
- Hiçbirşey yapma
- Saat 22.00'da yatağa yat.
- Yeni yıla uyuyarak gir
- Sabah müthiş bir pişmanlıkla uyan
PLAN C için öneriye açığım...
24 Kasım 2009 Salı
Alıntı Verinti
Çok sevdiğim bir arkadaşımın Bukowski'den yapmış olduğu bir alınyı paylaşmadan edemeyeceğim. Zira şuan başkalarının hayatını yaşayan ben için o kadar anlamlı ki...
"tuhaf ve cesur insanlara dair yazarken
ölümüne içen Jack London.
karanlık ve şiirsel
eserlerini yazarken kendini içki ile
bitiren Eugene
O'Neill.
çağdaş yazarlarımız
üniversitelerde ders veriyor şimdi
takım elbise, kravat,
erkek öğrenciler pür dikkat,
kız öğrencilerin buğulu
bakışları öğretmenin üstünde,
çimler öyle yeşil, kitaplar
öyle sıkıcı ve
hayat susuzluktan öyle
ölmekte
ki.
Charles Bukowski"
"tuhaf ve cesur insanlara dair yazarken
ölümüne içen Jack London.
karanlık ve şiirsel
eserlerini yazarken kendini içki ile
bitiren Eugene
O'Neill.
çağdaş yazarlarımız
üniversitelerde ders veriyor şimdi
takım elbise, kravat,
erkek öğrenciler pür dikkat,
kız öğrencilerin buğulu
bakışları öğretmenin üstünde,
çimler öyle yeşil, kitaplar
öyle sıkıcı ve
hayat susuzluktan öyle
ölmekte
ki.
Charles Bukowski"
23 Kasım 2009 Pazartesi
Accessorize
Artık yeni yaşamımda hayattan zevk almayan mutsuz ve sinirli bir insan olmaya karar verdim.
İlk uygulamam Hannah Montana denen karıyı Peter North'un yanına çırak vericem. Mesleği küçük yaşta öğrensin. Zanaat altın bilezik...
İlk uygulamam Hannah Montana denen karıyı Peter North'un yanına çırak vericem. Mesleği küçük yaşta öğrensin. Zanaat altın bilezik...
Yaklaşan Bayramın Diyalektik Materyalizme Etkisi
Felsefe felan yapacak değilim. Zira sevmem. Seveni de sevmem. Konu biraz sapacak.
Malumunuz önümüz bayram Biz de klasik bir Türk ailesi olarak (Evet bunu gururla söyleyebilirim) bayram alışverişi tadında bir mağaza dolaşma operasyonu yaptık. Şimdi yılların bir gereği olarak memur çocuğu olmam münasebeti ile oldum olası kaliteyi ucuza almak gibi bir tavrım vardır. Aslında alışverişten de nefret ederim. Zira aldığınız ürünün haftası dolmadan daha iyisi daha uygun fiyata piyasaya sürülür. Siz boşa giden paranıza mı yanarsınız. Mağaza mağaza dolaşıp ayaklarınızın su topladığına mı yanarsınız. Çenebaz satış elemanının 500 beyin hücresi/saniye tahribatındaki konuşmasına mı yanarsınız.
Ancak söz konusu giyim alışverişi olunca işler tersine döner çünkü giyim alışverişinden oldum olası nefret ederim. Yeniyi seven bir adam sayılmam. Zaten gardolabımda fazla giysim de yoktur. Yeni kıyafet yeni dertler demek. Yok yıkanınca çeker mi. Yok bu olmadı bunun bir büyüğü varmı-kalmadı abi-hay şansıma sokayım. Dene giy çıkar,giy çıkar,giy çıkar,giy çıkar. Üstelik alışveriş konusundaki aşırı seçiciliğimle birlikte hiçbişeyi beğenmeyen adam kombinasyonu ortaya çıkıyor. O giyim konusunda yeniler OUT eskiler INdir.
Velhasılı bayramda sanırım şöyle bir olay silsilesi olacak...
Malumunuz önümüz bayram Biz de klasik bir Türk ailesi olarak (Evet bunu gururla söyleyebilirim) bayram alışverişi tadında bir mağaza dolaşma operasyonu yaptık. Şimdi yılların bir gereği olarak memur çocuğu olmam münasebeti ile oldum olası kaliteyi ucuza almak gibi bir tavrım vardır. Aslında alışverişten de nefret ederim. Zira aldığınız ürünün haftası dolmadan daha iyisi daha uygun fiyata piyasaya sürülür. Siz boşa giden paranıza mı yanarsınız. Mağaza mağaza dolaşıp ayaklarınızın su topladığına mı yanarsınız. Çenebaz satış elemanının 500 beyin hücresi/saniye tahribatındaki konuşmasına mı yanarsınız.
Ancak söz konusu giyim alışverişi olunca işler tersine döner çünkü giyim alışverişinden oldum olası nefret ederim. Yeniyi seven bir adam sayılmam. Zaten gardolabımda fazla giysim de yoktur. Yeni kıyafet yeni dertler demek. Yok yıkanınca çeker mi. Yok bu olmadı bunun bir büyüğü varmı-kalmadı abi-hay şansıma sokayım. Dene giy çıkar,giy çıkar,giy çıkar,giy çıkar. Üstelik alışveriş konusundaki aşırı seçiciliğimle birlikte hiçbişeyi beğenmeyen adam kombinasyonu ortaya çıkıyor. O giyim konusunda yeniler OUT eskiler INdir.
Velhasılı bayramda sanırım şöyle bir olay silsilesi olacak...
21 Kasım 2009 Cumartesi
19 Kasım 2009 Perşembe
18 Kasım 2009 Çarşamba
Yarın Yapılacak İşler Listesi
- Uyunacak. Daima uyunacak.
- Unutlacak
- Hatırlanacak.
- Sistem olduğu gibi kalacak. Sisteme hiç dokunulmayacak.
- Cephe gerisinden destek verilecek. Bırakın piyadeler savaşssın.
- Kelimeler kifayetsiz kalacak
- Yemek için yaşanacak
- Sigara için ölünecek.
- Gülmemek için çaktırılmayacak.
- Ağlamamak için delirilecek.
- İçmek için sankinleşilecek ve sebep aranmayacak.
- Konuşmak için paylaşılacak.
- Uyumak için kutsal toprak moprak hikaye. Kafa yastığa değmeden uyunacak.
Not: Hayatımdaki en uzun mola verilecek...
17 Kasım 2009 Salı
15 Kasım 2009 Pazar
İtiraf No.1
Bir kızgınlık ile hatıralara ışık tutabilecek kendime ait herşeyi (fotoğraflar, yazılar, alınan verilen dosyalar,email adresleri) silebilecek kadar manyak bir insanım.
Artık arkamda hatıra bırakmak istemiyorum...
Artık arkamda hatıra bırakmak istemiyorum...
7 Kasım 2009 Cumartesi
6 Kasım 2009 Cuma
Buruşuk
Geçenlerde 65 yaşını devirmiş bi yüksek mimar abimizin evine gittim. Evinde taa ünivesiteden tanışıklığı olan birisi vardı uzun uzadıya sohbet ettiler. Bi yandan rakılarını içtiler. Ben de kahve aldım bu arada.
Neyse efendim onlar eski günlerden bahsettikçe benim şuan İstabul'da ikamet eden ama üniversite yıllarını beraber devirdiğimiz nadide bir arkadaşım geldi. Ve farkettim ki onunla karşılıklı sohbet etmeyi özlemişim.
Ayrıca yaşlanınca oldukça sıkı bir alkolik olacağım burdan anlaşılıyor...
Neyse efendim onlar eski günlerden bahsettikçe benim şuan İstabul'da ikamet eden ama üniversite yıllarını beraber devirdiğimiz nadide bir arkadaşım geldi. Ve farkettim ki onunla karşılıklı sohbet etmeyi özlemişim.
Ayrıca yaşlanınca oldukça sıkı bir alkolik olacağım burdan anlaşılıyor...
Fokları Zkelim, Onlardan Korunalım
Bugün çok sevdiğim aynı zamanda liseden ve üniversiteden arkadaşım aynı zamanda meslekteşım olan R.D.'nin vakti zamanında beraber gayrimenkul eksperliği yapmış olduğu bir baağyan şahsiyeti vardı. Kendisiyle tanıştığımıda ağzını açtığı an nefret ettim kendisinden. Aradan yaklaşık 4 ay geçtikten sonra beni telefonla aradı ve aramızda şöyle bir diyalog geçti:
-Alo E. Bey ile mi görüşüyoroom ?
-Buyrun benim.
-Merhabağlar ben S. Arğkadaşınız R. ile berağbır çalışmıştıok. Hatta ofise gelmiştıok sizon. Hatırlağdınız mı ?
-Evet. Buyrun nasıl yardımcı olabilirim ? (Hay hatırlamaz olaydım. Beynimi Skim)
-Sizınlen tanıştığımız gon şirketin biza vermiş oldukları biılgıler yanlış olduğundan biz yanlış olan yere gitmişıız bunu şimdı farkettik. Yapılağn işlemin yanlış olduğunu ispat edecek bir belge vermenız mumkun maaaaa ?.(Aklının ortalık yerine sokayım)
-Kusura bakmayın ama benim elimde de o bilgi yok. yardımcı olmayacağım. Onu K. Müdürlüğünden temin edebilirsiniz. (Benden eşşeğin zkini dahi alamazsınız)
-Bizim K. Müdürlüğünda fotooooraf çekmemiza izin vermiyourlağ. O yüzden sizden ricoooa ediyorum.
-Dediğim gibi benim elimde o tip bir belge yok size yardımcı olabilecek.
-Saolun Teşekkür Ederıam. İyi çalışmalar.
-Rica ederim size de... (Bayır aşşa anam...)
Sen bu aksanla bırak Müdürlükte fotoğraf çekmeyi seni kapılan içeri sokmamaları lazım. Hani pek beğenilmeyen Recep İvedik'in bir tabiri var "Ne gonuşuyom kızım sen fokh bağıı gibi". Hah aynen aklıma o geldi. Sonra Kanada'da fokları kürkleri için nasıl öldürdükleri geldi. İşte telefon hattı vasıtasıyla karşı tarafa transfer olup onu o an fokları öldürdükleri şekilde öldürmek istedim onu. Derisini Türk Hava Kurumuna bağışlasam kabul etmezler valla.
Temsili Resim
-Alo E. Bey ile mi görüşüyoroom ?
-Buyrun benim.
-Merhabağlar ben S. Arğkadaşınız R. ile berağbır çalışmıştıok. Hatta ofise gelmiştıok sizon. Hatırlağdınız mı ?
-Evet. Buyrun nasıl yardımcı olabilirim ? (Hay hatırlamaz olaydım. Beynimi Skim)
-Sizınlen tanıştığımız gon şirketin biza vermiş oldukları biılgıler yanlış olduğundan biz yanlış olan yere gitmişıız bunu şimdı farkettik. Yapılağn işlemin yanlış olduğunu ispat edecek bir belge vermenız mumkun maaaaa ?.(Aklının ortalık yerine sokayım)
-Kusura bakmayın ama benim elimde de o bilgi yok. yardımcı olmayacağım. Onu K. Müdürlüğünden temin edebilirsiniz. (Benden eşşeğin zkini dahi alamazsınız)
-Bizim K. Müdürlüğünda fotooooraf çekmemiza izin vermiyourlağ. O yüzden sizden ricoooa ediyorum.
-Dediğim gibi benim elimde o tip bir belge yok size yardımcı olabilecek.
-Saolun Teşekkür Ederıam. İyi çalışmalar.
-Rica ederim size de... (Bayır aşşa anam...)
Sen bu aksanla bırak Müdürlükte fotoğraf çekmeyi seni kapılan içeri sokmamaları lazım. Hani pek beğenilmeyen Recep İvedik'in bir tabiri var "Ne gonuşuyom kızım sen fokh bağıı gibi". Hah aynen aklıma o geldi. Sonra Kanada'da fokları kürkleri için nasıl öldürdükleri geldi. İşte telefon hattı vasıtasıyla karşı tarafa transfer olup onu o an fokları öldürdükleri şekilde öldürmek istedim onu. Derisini Türk Hava Kurumuna bağışlasam kabul etmezler valla.
Temsili Resim
4 Kasım 2009 Çarşamba
Ece Ajanda'm
3 Kasım 2009 Salı
Midir Müdür Bu, Buna Konuş
Alis Abula Sordu Ben de Çevapladım...
Her bağımlılık, bırakılması gereken bir şey midir?
-Evet
İnsan hayatının her alanında mantıklı, sağduyulu, doğru, eğrilmez bükülmez, taviz vermez ise tek bir yerde cozutma hakkını kendinde görmesi çok mudur?
-Evet
Kendi mutluluğun için mi yaşarsın, sevdiklerini ve seni sevenleri mutlu etmek için mi?
-Sevdiklerini mutlu etmek için...
Kendini öyle akışa kaptırmışsan boğulman ne kadar sürer?
-Boğulacağını farkettikten 2 sn sonra kadar...
Sıcak şarap esanslı bir şerbet olduğuna göre bir kadehine 9 TL vermek nedendir?
-Şişeyle içemediğindendir.
Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?
-Babam bırak pasta yapmayı, yumurta dahi kıramaz...
Vanilya neden böyle güzel kokar?
-Nebiliğimamuğagoyum...
Her bağımlılık, bırakılması gereken bir şey midir?
-Evet
İnsan hayatının her alanında mantıklı, sağduyulu, doğru, eğrilmez bükülmez, taviz vermez ise tek bir yerde cozutma hakkını kendinde görmesi çok mudur?
-Evet
Kendi mutluluğun için mi yaşarsın, sevdiklerini ve seni sevenleri mutlu etmek için mi?
-Sevdiklerini mutlu etmek için...
Kendini öyle akışa kaptırmışsan boğulman ne kadar sürer?
-Boğulacağını farkettikten 2 sn sonra kadar...
Sıcak şarap esanslı bir şerbet olduğuna göre bir kadehine 9 TL vermek nedendir?
-Şişeyle içemediğindendir.
Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?
-Babam bırak pasta yapmayı, yumurta dahi kıramaz...
Vanilya neden böyle güzel kokar?
-Nebiliğimamuğagoyum...
2 Kasım 2009 Pazartesi
Yassah !
Çemçuk ağızlı orlon baklava deseni kazaklı adamımız fiti fiti diye yürüyerek gelir ve der ki:
-Selamınaleyküm ablalar. Artık feysbuk profil resmine makyajsız fotoğrafını koymak yasaklanmış haberiniz olsun.
-E biz bu kadar makyajı boşuna mı sildik yani ? Saatlerce uğraştım şu fondöteni yüzümden çıkartmak için...
-Abla gözünüzü seveyim nolur makyajsız bi ske benzemiyonuz zaten. Bünyemizi zorlamayın bari nolur...
-Adam haklı ayol...
-Selamınaleyküm ablalar. Artık feysbuk profil resmine makyajsız fotoğrafını koymak yasaklanmış haberiniz olsun.
-E biz bu kadar makyajı boşuna mı sildik yani ? Saatlerce uğraştım şu fondöteni yüzümden çıkartmak için...
-Abla gözünüzü seveyim nolur makyajsız bi ske benzemiyonuz zaten. Bünyemizi zorlamayın bari nolur...
-Adam haklı ayol...
31 Ekim 2009 Cumartesi
Hayatın Gerçekleri
"...o hatunla bunlar abla mabla ayana çok samimi oldular. Bi gün böyle gene bizim evde oturuyoruz gece "yatsan kimle yatardın" şeysindeyiz. Herkes gene bir kadir dedi, bu hatun çıktı
- yaa dışı sizi, içi beni yakar. Geçen gün onların evineydim çok kötü sarhoş olduk, artık iş biraz ilerledi. Kilodunu görünce ben nasıl kaçacağımı bilemedim ordan. Mavi pazar donu giymiş hayvan, bi de kotunun altına yünlü kilotlu çorap desem değil, içlik mi ne varya ondan giymiş. Kafam o kadar iyiydi ama gene de bildiğin kaçtım evden.
diyince, hepimizin kafasında ki slibinin içinden ejderhasını çıkarıp, bizi alev alev yakacak olan Kadir silindi gitti, yerine ırgat Kadir geldi. Bi daha da böyle gecelerde bi Allahın kulu Kadir ismini söylemedi.. Kaç sene geçti hala bebe "mavi donlu" diye anılıyor...."
Demiş Pucca efendi. Ben de kusura bakmasın hemen yapıştırıyorum.
1. O beğenmediğiniz mavi donu birgün siz kendi ellerinizle pazardaki tezgahtan seçip kocanıza kendi ellerinizle giydireceksiniz. Üstelik o don eskimediyse çocuklarınıza bile devredeceksiniz.
2. Aynı durum içlik için de geçerli. Kocanız bilmemne müdürlüğüne giderken takım elbisenin altından üşümesin diye bizzat giydireceksiniz içliği. Hatta kaşıntı yapmasın diye yıkanınca pamuklaşmayan özel modellerden seçeceksiniz. Küçük çocuklarınız için muhtemelen içlik olmayacağından altına pijama giydireceksizin kadife pantolonun.
3.Sizin şuan ejderhasını çıkarıp alev alev yakacak olan adam evliliğin 5. senesi içinde pamuklu pijamasını göbek üstü seviyesine kadar çekip; TV'de ördüğü en ufak bir frikike karşı tombalayo karıştırmaya başlayacaktır.
İtirazı olan ?
When I Was A Little Child...
Sanırım 4 yada 5 yaşlarındayım. Babamla beraber ellerimizde kağıtlar bi yere doğru gidiyorduk. Neresi olduğunu şuan hatırlayamıyorum. Sonra birileri ile buluştuk. Babam elindeki kağıtlara bakarak birşeyler tarif ediyordu. Ardından dedemgilin ovadaki eski evine gittik. Babama sordular "Nerdeydiniz ?" diye. Ben de hemen çocuk aklımda cevaplamıştım "Şuraya gittik. Kadastro yaptık." diye. Aile erkanından bir kahkaha fırtınası koptu. Tabi ben yaptığım hatanın farkında olmayarak kızdım biraz "Neye gülüyorsunuz ?" diyerekten....
Dün bu anımı tekrar rüya olarak gördüm. Şimdilerde hakikaten babamın bir mesklektaşı olarak babam ile birlikte çalışıyorum. Ve şuan anlıyorum ki bazı şeyler gerçekten tesadüf değil...
Dün bu anımı tekrar rüya olarak gördüm. Şimdilerde hakikaten babamın bir mesklektaşı olarak babam ile birlikte çalışıyorum. Ve şuan anlıyorum ki bazı şeyler gerçekten tesadüf değil...
27 Ekim 2009 Salı
Domalan
Öncelikle daldan dala atlayacağım. Özür diliyorum.
1. Arazi Çalışması Dersinde bakkalın canımda görmüş olduğum bir yazı kendine doğru çekti beni. Camda "Domalan bulunur" yazıyordu. Sordum "Kaptan bu domalan nedir ?" diye. Cevabı "Ortağaam o bir manthar türüdür" oldu.
2. Muğlanın Bodrum ilçesinde Domalan diye bir mevkii ismi var bilginiz olsun.
3. Biraz siyasi olacak ama çok doğru bir tesbit. Türk milleti olarak domalanı affetmeyiz. Doğrudam skeriz...
1. Arazi Çalışması Dersinde bakkalın canımda görmüş olduğum bir yazı kendine doğru çekti beni. Camda "Domalan bulunur" yazıyordu. Sordum "Kaptan bu domalan nedir ?" diye. Cevabı "Ortağaam o bir manthar türüdür" oldu.
2. Muğlanın Bodrum ilçesinde Domalan diye bir mevkii ismi var bilginiz olsun.
3. Biraz siyasi olacak ama çok doğru bir tesbit. Türk milleti olarak domalanı affetmeyiz. Doğrudam skeriz...
Aman Doktor
Alkol problemine karşı çilekli gofret tedavisi oldukça başarısız bir yöntem...
Biraz Linger dinleyelim bari...
Biraz Linger dinleyelim bari...
24 Ekim 2009 Cumartesi
Hayata Dair
Hergün kendimi biryerlerden atma düşüncesi beynimi kasıp kavururken iyi ve ya kötü ufacık şeylerle yeniden bağlanabilmek...
Oldukça Salakça Birşey. (Aslında çok da gereksiz)
Oldukça Salakça Birşey. (Aslında çok da gereksiz)
23 Ekim 2009 Cuma
Ve Tanrı Aşkı Yarattı
Yıllar sonra benim için zamanında çok özel olan birisiyle yeniden buluştum. Az sohbet hal keyif, havadan sudan muhabbet. Yaklaşık 15 dakika kadar. Ardından çok uzunca bir sessizlik. Çaylarımızı bitirdik. Dedi ben artık kalkayım. Ben de müsaade ettim. Ve anladım ki yıllar sonra buluşacak olmanın iki tarafa da vermiş olduğu heyecan ve beklentinin karşılanmaması ile yılların ikimizden de alıp götürdüğü şeyler birbiriyle doğru orantılıymış...
Dipnot:Böyle bir yazıyı burada fazla göremezsiniz. Merak etmeyin...
Dipnot:Böyle bir yazıyı burada fazla göremezsiniz. Merak etmeyin...
21 Ekim 2009 Çarşamba
Baağyan Bloggerların Dikkatine !
1. Bloglarınızda "Erkekler şöyle basit, böyle salak, böyle bilmemne" tadında yazdığınız yazılar yıllar boyunca elindeki ingiliz anahtarını acımasızca tek hamlede götüne sokmak istediğim tulum giymiş bir uzaylıyı hatırlatıyor.
2. Evcil yada vahşi hayvanlarınızla gerçek hayatta ilgilenin blog aleminde onlarla uğraşmaya gerek de yok. Zira sizin kediniz, fareniz, talantulanız kimsenin skinde bile deyil afedersiniz.
3. Bloglarınızda hayata dair güzel şeylerden bahsedin. Zaten hayat yeterince boktan daha da boktanlaştırmayın bari.
4. Dersimiz bitmiştir. Dağılabilirsiniz...
2. Evcil yada vahşi hayvanlarınızla gerçek hayatta ilgilenin blog aleminde onlarla uğraşmaya gerek de yok. Zira sizin kediniz, fareniz, talantulanız kimsenin skinde bile deyil afedersiniz.
3. Bloglarınızda hayata dair güzel şeylerden bahsedin. Zaten hayat yeterince boktan daha da boktanlaştırmayın bari.
4. Dersimiz bitmiştir. Dağılabilirsiniz...
20 Ekim 2009 Salı
18 Ekim 2009 Pazar
Güzin Ağbi
1. Arkadaşlarım nolur bana sevgilinizden aldığınız tehditlerden ötürü dert yanmayın. Yoksa ben de sizi tehdit etmek zorunda kalıcam. Yanlış anlaşılmasın arkadaşça.
2. Özel hayatınızı da bana anlatmayın. "Yok ondan hoşlanıyorum yok bunu seviyorum ama bana yüz vermiyor. Geberesice bilmem kimiz seviyor. Ama o motorun teki" deyin. Bu saatten sonra sikimde bile deyil. İsterse tavana kadar biriksin.
3. Bana aşk hakkında sorular da sormayın Bkz. Seven Kalpler Aşk Meşk Evlilik İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.
4. Kocaya kaçarsanız da Allah mesud etsin...
2. Özel hayatınızı da bana anlatmayın. "Yok ondan hoşlanıyorum yok bunu seviyorum ama bana yüz vermiyor. Geberesice bilmem kimiz seviyor. Ama o motorun teki" deyin. Bu saatten sonra sikimde bile deyil. İsterse tavana kadar biriksin.
3. Bana aşk hakkında sorular da sormayın Bkz. Seven Kalpler Aşk Meşk Evlilik İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.
4. Kocaya kaçarsanız da Allah mesud etsin...
12 Ekim 2009 Pazartesi
Seven Kalpler Aşk Meşk Evlilik İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.
Bi arkadaşım blogunda Can Dündar'ın bi yazısını paste etmiş. Allah'tan kuluna akıl fikir ihsan eylemesini diledim. Sonra da "ne hali varsa görsün" dedim.
Açıkçası aşk denen olguya çok da sevecen yaklaşan bir insan sayılmam. Özellikle dakka başı aramalar makara kukara agucuk bıcı bıcı vidi vidi gibi durumlar hiç haz almadığım şeyler.
Yina başka bir arkadaşım "Aşk hormonların bedenimize oynadığı bir oyundur." demişti. Ben de "Hassktir lan ordan. Oğlum herşey burada başlayıp burda bitiyo. Naha bu kafatasının içindeki 1 kglik et parçasının içinde". Kendimce haklı olduğumu düşünüyorum.
Aşk dediğin olduğunun sonu evlilik çocuk yapma neslini devam ettirme olduğuna göre, bence aşk bir Limited Şirketidir. Nasıl Ltd Şti kurmak için ticaret sicilden onay bekliyorsanız akabinde sözleşme yapıyorsanız evlilik için de anne babadan onay ve akabinde evlilik defterine attığınız kıytırık bir imza gerekiyor. Tabi böyle kıa annattığıma bakmayın Ltd Şti için yığında prosedür var. Aynı prosedür evlilik için de geçerli. Yok sözü yok nişanı yok düğünü yeni ev hazırlığı, kız tarafı yatak odası beğenir oğlan tarafı beğenmez daha bir sürü şey. Kız ve oğlan tarafının aileleri birbirlerini yerken gelin ve damat adayımız kendilerini birer sidik yarışı içerisinde buluverir.
Lafı uzatmayayım sonuçta aşk dediğiniz şey tamamen bir ortaklıktır. Ortaklığın en temel kuralı diğer ortağının haberi olmadan malı götürebilmektir.
Saygılarımla...
Dipnot: Aşağıdaki Sarıkaya Eseri Hislerime Bilmukabele Tercümandır.
Açıkçası aşk denen olguya çok da sevecen yaklaşan bir insan sayılmam. Özellikle dakka başı aramalar makara kukara agucuk bıcı bıcı vidi vidi gibi durumlar hiç haz almadığım şeyler.
Yina başka bir arkadaşım "Aşk hormonların bedenimize oynadığı bir oyundur." demişti. Ben de "Hassktir lan ordan. Oğlum herşey burada başlayıp burda bitiyo. Naha bu kafatasının içindeki 1 kglik et parçasının içinde". Kendimce haklı olduğumu düşünüyorum.
Aşk dediğin olduğunun sonu evlilik çocuk yapma neslini devam ettirme olduğuna göre, bence aşk bir Limited Şirketidir. Nasıl Ltd Şti kurmak için ticaret sicilden onay bekliyorsanız akabinde sözleşme yapıyorsanız evlilik için de anne babadan onay ve akabinde evlilik defterine attığınız kıytırık bir imza gerekiyor. Tabi böyle kıa annattığıma bakmayın Ltd Şti için yığında prosedür var. Aynı prosedür evlilik için de geçerli. Yok sözü yok nişanı yok düğünü yeni ev hazırlığı, kız tarafı yatak odası beğenir oğlan tarafı beğenmez daha bir sürü şey. Kız ve oğlan tarafının aileleri birbirlerini yerken gelin ve damat adayımız kendilerini birer sidik yarışı içerisinde buluverir.
Lafı uzatmayayım sonuçta aşk dediğiniz şey tamamen bir ortaklıktır. Ortaklığın en temel kuralı diğer ortağının haberi olmadan malı götürebilmektir.
Saygılarımla...
Dipnot: Aşağıdaki Sarıkaya Eseri Hislerime Bilmukabele Tercümandır.
1 Ekim 2009 Perşembe
Bass Booster
Yahu nasıl bir bass anlaşınız var sizin clubberlar anlamıyorum. Üstelik o kadar aleti bir arabaya nasıl sığdırıyorsunuz anlamıyorum. Üstelik bu ses sistemiyle ofisin camlarını titretebilecek kadar nasıl açabiliyorsunuz hiç anlamıyorum.
Topunuzu eşşekler kovalasın...
Topunuzu eşşekler kovalasın...
Hello World
Evet gördüğünüz üzere bu blogun ilk yazısı oluyor. Zaten anlamamışımdır neden şu ilkerde hep "Hello World" olayını. "Merhaba dünyalı biz dostuz" der gibi.
Neyse efendim benim blog maceralarım uzun süreden beri devam ediyor. Sanırım 2002'den bu yana var. Tabi bu süre zarfında birkaç site değiştirme durumum oldu. En sonuncu kendi ismimi taşıyan bir blogdu. Fakat bu blogun kapanması pek hoşuma giden bir sebepten dolayı oldu. Nitekim artık okuldan mezun olup iş hayatına atılmamdan "Götü başı oynayan" bir mühendis olamayacağımdan dolayı siteyi kapatmak zorunda kaldım. Başka sebepleri de var tabi. Bloguma insanları mutlu edecek şeyler yazmak zorundaydım. Bu da benim sinirime dokuluyordu. Çünkü hayatım oldukça koşuşturma ve birilerini memnun (hatta tatmin) etmekle geçtiğinden üstelik bunu bir de net ortamında yapamayacağımdan ötürü sitemi kapattım. Zaten çok bile dayandı.
Neyse efendim. Benden şimdilik ilk uyarı. Aklıma ilk geleni buraya yazacağımdan ötürü "Vay efendim bana yada benim gibilere şöle demiş tüüü sana kötü insan niye böyle yapıyorsun" diyenlerin de amına koyarım. Diyenleri destekleyenlerin de amına koyarım.
Bu kadar. İlk yazıya fazla bile...
Neyse efendim benim blog maceralarım uzun süreden beri devam ediyor. Sanırım 2002'den bu yana var. Tabi bu süre zarfında birkaç site değiştirme durumum oldu. En sonuncu kendi ismimi taşıyan bir blogdu. Fakat bu blogun kapanması pek hoşuma giden bir sebepten dolayı oldu. Nitekim artık okuldan mezun olup iş hayatına atılmamdan "Götü başı oynayan" bir mühendis olamayacağımdan dolayı siteyi kapatmak zorunda kaldım. Başka sebepleri de var tabi. Bloguma insanları mutlu edecek şeyler yazmak zorundaydım. Bu da benim sinirime dokuluyordu. Çünkü hayatım oldukça koşuşturma ve birilerini memnun (hatta tatmin) etmekle geçtiğinden üstelik bunu bir de net ortamında yapamayacağımdan ötürü sitemi kapattım. Zaten çok bile dayandı.
Neyse efendim. Benden şimdilik ilk uyarı. Aklıma ilk geleni buraya yazacağımdan ötürü "Vay efendim bana yada benim gibilere şöle demiş tüüü sana kötü insan niye böyle yapıyorsun" diyenlerin de amına koyarım. Diyenleri destekleyenlerin de amına koyarım.
Bu kadar. İlk yazıya fazla bile...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kopirayt mopirayt hikaye. Şurdan bi ufak al üstü kalsın...