23 Kasım 2009 Pazartesi

Yaklaşan Bayramın Diyalektik Materyalizme Etkisi

Felsefe felan yapacak değilim. Zira sevmem. Seveni de sevmem. Konu biraz sapacak.

Malumunuz önümüz bayram Biz de klasik bir Türk ailesi olarak (Evet bunu gururla söyleyebilirim) bayram alışverişi tadında bir mağaza dolaşma operasyonu yaptık. Şimdi yılların bir gereği olarak memur çocuğu olmam münasebeti ile oldum olası kaliteyi ucuza almak gibi bir tavrım vardır. Aslında alışverişten de nefret ederim. Zira aldığınız ürünün haftası dolmadan daha iyisi daha uygun fiyata piyasaya sürülür. Siz boşa giden paranıza mı yanarsınız. Mağaza mağaza dolaşıp ayaklarınızın su topladığına mı yanarsınız. Çenebaz satış elemanının 500 beyin hücresi/saniye tahribatındaki konuşmasına mı yanarsınız.

Ancak söz konusu giyim alışverişi olunca işler tersine döner çünkü giyim alışverişinden oldum olası nefret ederim. Yeniyi seven bir adam sayılmam. Zaten gardolabımda fazla giysim de yoktur. Yeni kıyafet yeni dertler demek. Yok yıkanınca çeker mi. Yok bu olmadı bunun bir büyüğü varmı-kalmadı abi-hay şansıma sokayım. Dene giy çıkar,giy çıkar,giy çıkar,giy çıkar. Üstelik alışveriş konusundaki aşırı seçiciliğimle birlikte hiçbişeyi beğenmeyen adam kombinasyonu ortaya çıkıyor. O giyim konusunda yeniler OUT eskiler INdir.

Velhasılı bayramda sanırım şöyle bir olay silsilesi olacak...


Hiç yorum yok:




Kopirayt mopirayt hikaye. Şurdan bi ufak al üstü kalsın...